Temel Kavramlar

AB IPA ülkeleri

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA), aday ülkeleri veya potansiyel aday ülkeleri kapsar. Bu ülkeler şunlardır: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Sırbistan, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Türkiye.

AB üye ülkeleri

Avrupa Birliği Üye ülkeleri şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Lüksemburg,  Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya,Yunanistan.

Ana akımlaştırma

Ana akımlaştırma kavramı ilk olarak 1985 yılında Nairobi’de yapılan Üçüncü Dünya Kadın Konferansı’nda toplumsal cinsiyet eşitliğine atıfta bulunularak ortaya atılmıştır. Bugün artık, toplumsal cinsiyet eşitliğine ek olarak, yönetişim, yoksulluğun azaltılması, çevresel sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, demokrasi ve insan hakları, erişilebilirlik, gençlerin dâhil edilmesi, HIV/AIDS gibi farklı konulara atıfta bulunmak için de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir konuyu ana akım haline getirmek, genellikle, o temayı projelerin/çalışmaların tasarımında, uygulanmasında, izlenmesinde ve değerlendirilmesinde ayrılmaz bir boyut haline getirmeyi amaçlayan bir strateji olarak anlaşılır. Ayrıca, ilgili analizler ve çalışmalar yapılırken, söz konusu konunun/konuların, politikaların ve/veya projelerin/çalışmaların tasarımına entegre edilmesinin temeli olarak yapıldıklarını da ima eder. Ana akımlaştırma süreci, inovasyon, esneklik, yeni normların öğrenilmesini ve kabul edilmesini içerir. Konunun örgütün değerlerine, misyonuna ve yönetimine entegre hale gelebilmesi için örgütlerin yerleşik prosedürlerinde ve kültürlerinde derin değişikliklere gidilmesini önerir. Sivil Büyü Programı bağlamında, aşağıda belirtilen kesişimsel konuların çalışmalara dâhil edilmesi amaçlanmaktadır: erişilebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, hak temelli yaklaşım ve gençlerin katılımı.

Bu bölüm, OECD’nin DAC Peer Reviews, 2014, kesişimsel konuların ana akımlaştırılmasını ele alan 7 dersten uyarlanmıştır. Yayına https://www.oecd.org/dac/peerreviews/Final%20publication%20version%20of%20the%207%20Lessons%20mainstreaming%20cross%20cutting%20issues.pdf adresinden erişilebilir.  

Çalışma

Çalışma kavramı, Sivil Büyü Destek Programı bağlamında bir “proje” ile benzer bir anlam taşımaktadır. Çalışma, planlı yapılan bir girişimdir ve asgari olarak aşağıda belirtilen unsurları taşır: bir veya daha fazla hedef/amaç, bir dizi faaliyet ve bu faaliyetlerin çıktıları/elde edecekleri sonuçlar, bir zaman çerçevesi ve kaynak planı/bütçesi.  

Erişilebilirlik

Erişilebilirlik ile ilgili önlemlerin genel amacı, engelli bireylerin cinsiyetleri, toplumsal cinsiyetleri, cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri, ırkları veya etnik kökenleri, dinleri, inançları veya yaşları ne olursa olsun, insan haklarından yararlanmalarını, eşit fırsatlara sahip olmalarını, topluma ve ekonomiye katılmada eşit erişime sahip olmalarını, nerede, nasıl ve kiminle yaşayacaklarına karar verebilen, destek ihtiyaçları ne olursa olsun özgürce hareket edebilen, ayrımcılığa maruz kalmayan bireyler olmalarını sağlamaktır. “Fiziksel ve sanal ortamlara, bilgi ve iletişim teknolojilerine (BİT), ulaşım ve altyapı dahil, mal ve hizmetlere erişebilme haklarından yararlanabilmeyi mümkün kılar ve engelli bireylerin diğer bireylerle eşit koşullarda tam katılım sağlayabilmelerinin bir ön koşuludur”.

Sivil Büyü ile desteklenen çalışmalarda farklı engel türlerine sahip kişilerin erişebilirliğini sağlamaya yönelik önlemlerin dikkate alınması ve bunların entegre edilmesi önemlidir. Sivil Büyü’nün desteklediği çalışmalarda lojistik düzenlemeler ve organizasyon yapılırken erişilebilirlik unsurlarını dikkate alacak şekilde yapılmaları önemle tavsiye edilmektedir. Erişilebilirlikle ilgili tasarım standartlarının ve ilkelerinin çalışma kapsamında kullanılacak basılı ve çevrimiçi çıktıların üretiminde göz önünde bulundurulması çalışmanın erişilebilirliğinin geliştirilmesi için de önemlidir. 

Faaliyet

Herhangi bir projenin/çalışmanın bir dizi faaliyeti vardır. Çoğu durumda, bir çalışma birden fazla faaliyeti kapsamalıdır. Faaliyetler projenin/çalışmanın amaçlarına ulaşması için uygulanır. Faaliyetler içerisinde toplantılar, eğitimler, konferanslar, çalışma ziyaretleri, çalıştaylar, masa başı araştırmaları, anketler, belgesel/video prodüksüyonu, mülakat, tarama, medya kampanyası, savunuculuk ziyaretleri, boşluk analizi, çalışmalar ve araştırmalar yer alır. Lütfen belirtilen bu faaliyet türlerinin sadece birer örnek olduğunu ve farklı çalışmalarda farklı türde faaliyetlerin de uygulanabileceğini göz önünde bulundurunuz. 

Hak temelli yaklaşım

Hak temelli yaklaşımın temelinde insan haklarının evrenselliği ve bölünmezliği ile karar alma süreçlerine dâhil olma ve katılma, ayrımcılık-yapmama, eşitlik ve adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri yer alır. Hak temelli yaklaşımın odak noktası ihtiyaçlardan ziyade haklardır. Hak temelli yaklaşım, ‘hak sahipleri” ile bu haklarla ilgili ‘sorumluluk sahiplerinin’ belirlenmesini temel alır ve hak sahiplerinin haklarını savunabilmeleri için ve sorumluluk sahiplerinin de görevlerini yerine getirebilmeleri için kapasitelerinin artırılmasını temel alır. 

Hak temelli yaklaşım, insan haklarının etkileri hakkında farkındalığın artırılmasını ve ardından çalışmanın amacında ince ayar yapılmasını gerektirir. Bu yaklaşım, hak sahiplerinin haklarından yararlanabilmeleri amacıyla sorumluluk taşıyanların kapasitesini güçlendirmeyi amaçlar ve bu destek hazırlanırken, konuyla ilgili sahiplenmeyi pekiştiren katılımcı ve şeffaf bir şekilde hazırlanmalıdır. Hak temelli yaklaşım, ayrıca, hak sahiplerinin de sahiplenme seviyelerini güçlendirir. Bunu yaparken, sonuçlar bakımından karşılıklı hesap verebilirliği ve yönetimi güçlendirir. 

Hak temelli yaklaşımın gündelik faaliyetlerde uygulanması iki ilkeyi yerine getirmelidir: (i) Kimseye Zarar Verme! (ii) Azami Seviyede Faydalı İşler Yap!. (i) Kimseye Zarar Verme: Bu ilkenin altında yatan mantığın temsil ettiği temel kavram, çalışmaların kabul edilemez zararlara sebep olmaması, insan hakları ihlallerine veya dezavantajlı belirli gruplara insan hakları açısından istenmeyen olumsuz etkilere sebep olmaması gerektiğidir. Bu nedenle, çalışmalar, etkilenen bireylerin ve toplulukların haklarını korumalıdır. (ii) Azami Seviyede Faydalı İşler Yap: Bu ilke, yapılan çalışmaları geliştirerek ve güçlendirerek insan hakları açısından olumlu etkinin elde edilmesini tanımlar (örneğin, hak sahiplerinin insan haklarına ilişkin kapasitelerinin güçlendirme ve eğitim yoluyla artırılması, katılımın teşvik edilmesi, sorumluluk sahiplerinin desteklenmesi, hesap verebilirliğin ve katılımın güçlendirilmesi).  

Sivil Büyü Programı bağlamında, hak temelli yaklaşım, belirli bir konuya/soruna dair  hak (ve ihtiyaç) sahiplerinin ve sorumluluk sahiplerinin kimler olduğunun belirlenmesini gerektirir. Sorumluluk sahipleri, çalışma kapsamında geliştirilmesi amaçlanan hakkın/hakların sağlanmasında ve korunmasında sorumluluk taşıyan veya sorumluluk taşıması gereken kurumlar, gruplar ve kişilerdir. Hak sahiplerinin ve sorumluluk sahiplerinin kimler olduğu belirlendikten sonra, çalışma kapsamında her iki grubun veya bu gruplardan birinin kapasitesinin oluşturulması/geliştirilmesi ve/veya sorumluluk sahibi olduğu belirlenen görevlilere sorumluluklarını hatırlatmaya yönelik savunuculuk faaliyetlerinin yapılması planlanmalıdır. Sorumluluk sahipleri her çalışmada farklı olabilir, ancak genelde, yerel organlar, “belediyeler”, üniversiteler, iş sektörü, medya kurumları, meslek örgütleri ve/veya sendikalar, diğer STÖ’ler vb. sorumluluk sahipleri arasında yer alır.  

Bu bölüm, Avrupa Komisyonu’nun, 2014 tarihli “AB KALKINMA İŞBİRLİĞİ İÇİN TÜM İNSAN HAKLARINI KAPSAYAN HAK TEMELLİ BİR YAKLAŞIM” başlıklı yayınından uyarlanan bilgileri içermektedir. Söz konusu araçlar bütünü https://ec.europa.eu/international-partnerships/system/files/online-170621-eidhr-rba-toolbox-en-a5-lc_en.pdf adresinden indirilebilir.

Hak temelli yaklaşım ana akımlaştırılması

Bir çalışmada hak temelli yaklaşımın uygulanması aşağıdaki beş ilkenin tasarım ve uygulamaya entegre edilmesi yoluyla gerçekleşir:

  1. Tüm Hakların Uygulanması (İnsan haklarının yasallığı, evrenselliği ve bölünmezliği)

Bu birinci ilke, tüm hakların kapsayıcı tek bir ilke olarak kabul edilmesi ve uygulanmasıdır. Bu, yararlanıcıların sadece bir kısmıyla ilgili değildir, bütün yararlanıcılarla ilgilidir. Bu, bütün haklarla ilgilidir, haklar arasında ödün vermeyle ilgili değildir. Gerçekten de, hak temelli bir yaklaşım, kaynağını uluslararası insan hakları yükümlülüklerinden alır. İnsan hakları evrenseldir ve devredilemez. Dünyanın her yerindeki tüm insanlar bu haklara sahiptir. Kişi bu haklardan gönüllü olarak vazgeçemez, ya da bu haklar kişinin elinden alınamaz. Son olarak, “İnsan hakları bölünmez ve eşit derecede önemlidir”. Bütün insan hakları, ekonomik, siyasi, medeni, kültürel ve sosyal her türden insan hakkı eşit seviyede geçerliliğe ve öneme sahiptir. Dolayısıyla, hak olarak hepsi eşit statüdedir ve hiyerarşik olarak sıralanamazlar. 

  1. Karar alma sürecine katılım ve erişim

Bu ilke, bireylerin proje(ler)/çalışma(lar) ile ilgili bilgilere ulaşmasını ve bu süreçte ifade özgürlüğünden yararlanmalarını sağlamayı amaçlayan katılım ve içerme ile ilgilidir. Katılım, projenin/çalışmanın hazırlık aşamasında yapılan istişarelerden veya teknik bir adımdan daha fazlasıdır. Karar alma süreçlerine katılımı sağlamakla ilgilidir. Dolayısıyla, genellikle ihtiyaç ve beklentileri ifade edilmesi gereken kişilerin kapasitelerinin artırılmasını ve bilginin herkes için erişilebilir olmasını gerektirir. Bu nedenle, bu ilkenin uygulanırken, farklı grupların ve kişilerin aktif, özgür ve anlamlı bir şekilde katılım sağlamalarının önündeki ana engellerin net bir şekilde değerlendirilmesine yol açması ve katılımın önündeki bu engellerin üstesinden gelmek için önlemleri belirlemesi ve yer vermesi önemlidir

  1. Ayrımcılık yapmama ve eşit erişim

Herkesin projenin(lerin)/çalışmanın(ların) desteklediği veya sunduğu hizmetlere eşit erişimi olması önemlidir. İnsan hakları ihlallerine ve/veya özellikle çalışmanın ele aldığı hakk(lara)/sorunlara karşı en savunmasız durumda olan dezavantajlı/ötekileştirilmiş gruplara öncelikli erişim olanağı sağlanması daha da önemlidir. Herkesin ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, etnik köken, yaş, dil, din veya diğer görüşler, köken, engellilik, doğum veya başka bir statü, kamu hizmetleri, fırsatlar, adalet ve güvenlik temelinde herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit erişim hakkına sahip olması temelinde, bu ilke her türlü ayrımcılığın dikkate alınmasını gerektirir. Çalışmaların planlama ve tasarım aşamasında, belirli grupların ayrımcılığa uğramasının nedeninin örneğin uzak bölgelerde yaşamalarından mı kaynaklandığı yoksa toplumsal cinsiyet ön yargısı nedeniyle mi ayrımcılığa uğradıkları dikkatle değerlendirilmelidir. Söz konusu ayrımcılık kasıtsız veya dolaylı olmuş olabilir, ancak ayrımcılıktan her zaman kaçınılmalıdır.

  1. Hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğüne erişim

Bu ilke, ilgili ‘yasal çerçevenin’ uluslararası insan hakları yükümlülükleriyle uyumlu hale getirilmesiyle ilgilidir. İnsan haklarına saygı göstermek, bunları korumak ve yerine getirmek yerel organların sorumluluğundadır, bu nedenle erişilebilir, şeffaf ve etkili hesap verebilirlik mekanizmalarının mevcut olması esastır. Bu ilke uygulanırken yerel organların yükümlülüklerini yerine getirme kapasitelerinin olup olmadığının tespitini yapması da önemlidir. Bu ilke aynı zamanda yasal hizmetlerin hedef gruplar tarafından erişilebilir olmasını da gerektirir. Yönetenlerden hesap sorma kabiliyeti, daha iyi yönetişim için oldukça önemlidir. Ancak, hesap verebilirliğin etkili olabilmesi için talep edilmesi de gerekir. Bu nedenle, hak sahiplerinin kapasitelerinin değerlendirilmesi de bu bağlamda önemlidir. Seçilmişlerin başlıca sorumluluğu yerel organları hesap verebilir kılmak olsa da, STÖ’ler ya da aktivistler de ücretsiz, açık ve erişilebilir bir bilgi akışıyla hesap verebilirliği artırmada rol üstlenebilirler. Karar alma ve politika oluşturma, uygulama, hukukun üstünlüğü ve insan hakları yükümlülüklerinin yerine getirilmesi konularında hesap verebilirlik sistemlerini güçlendirmek, toplum ile STÖ’lerin rolünü teşvik etmeye yönelik çaba sarf etmek veya destek olmak önemlidir. 

  1. Şeffaflık ve bilgiye erişim

Yerel kurumlar ile diğer sorumluluk (veya görev) sahiplerinin hesap verebilirlikleri ancak herkesin bilgiye erişimi sağlanmışsa ve herkes ifade özgürlüğünden yararlanabiliyorsa mümkündür. Bu nedenle, projenin/çalışmanın her safhasında bilgiye erişimin ücretsiz, erişilebilir bir formatta ve bağımsız olarak herkes için güvence altına alınması, özellikle de ötekileştirilmiş/dezavantajlı gruplar da dâhil olacak şekilde farklı gruplar için de güvence altına alınması esastır.

Bu bölüm, Avrupa Komisyonu’nun, 2014 tarihli “AB KALKINMA İŞBİRLİĞİ İÇİN TÜM İNSAN HAKLARINI KAPSAYAN HAK TEMELLİ BİR YAKLAŞIM” başlıklı yayınından uyarlanan bilgileri içermektedir. Söz konusu araçlar bütünü https://ec.europa.eu/international-partnerships/system/files/online-170621-eidhr-rba-toolbox-en-a5-lc_en.pdf adresinden indirilebilir. 

Hedef grup(lar)

Hedef gruplar, bir projenin veya çalışmanın hak ve ihtiyaçları bakımından ulaşmayı amaçladığı kişiler, topluluk/toplum kesimleri, gruplar veya örgütler/kurumlardır. Söz konusu projenin veya çalışmanın sonuçlarından faydalanması beklenen ana grupları oluştururlar. Sivil Büyü Programı kapsamında hedef gruplar, aşağıdaki 2 kriteri yerine getiren kişi, grup veya örgüt/kuruluşlardır: 

  • Sivil Büyü ile desteklenen bir çalışma kapsamında uygulanan faaliyetlerde yer alacak ve, 
  • çalışmadan ve/veya çalışmanın elde edeceği sonuçlardan bir şekilde yararlanacaktır. 

Eşitlik Birliği: Avrupa Komisyonu Engelli Hakları 2021-2030 Stratejisi, 2021, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/api/files/document/print/en/ip_21_810/IP_21_810_EN.pdf

Konuyla ilgili aşağıdaki kaynaklar faydalı olabilir: Erişilebilir Yayın Tasarımı için Smithsonian Kılavuzu (Smithsonian Guidelines for Accessible Publication Design) – https://www.si.edu/Content/Accessibility/Publication-Guidelines.pdf – Erişilebilir Grafik Tasarım Üzerine Pratik El Kitabı (A Practical Handbook on Accessible Graphic Design) – https://www. rgd.ca/database/files/library/RGD_AccessAbility_Handbook.pdf – Erişilebilir Grafik Tasarım (Accessible Graphic Design) – http://theaccessiblegraphicdesign.com – W3C Web Erişilebilirlik Girişimi (W3C Web Accessibility Initiative) – https://www.w3.org/standards/webdesign/accessibility

İçerme

(Sosyal) İçerme, fırsatları artırarak, kaynaklara erişimi geliştirerek, ifade ve haklara saygıyı artırarak, özellikle dezavantajlı bireylerin topluma katılım koşullarını iyileştirme süreci olarak tanımlanır. Sivil Büyü Programı bağlamında sosyal içerme, dezavantajlı grupları/insanları (örn. çocukları, yaşlıları, etnik ve/veya dini azınlıkları, ‘yabancıları’, LGBTİ+’leri, engellileri, göçmenleri, kadınları) göz önünde bulundurmak anlamına gelir. Toplumsal ve/veya siyasi hayatın farklı alanlarında genelde dışlanmış ve planlanan çalışmadan farklı şekilde etkilenebilecek olan bu gruplar/insanlar çalışmanın tasarım aşamasında göz önünde bulundurularak bir veya birden fazla etkinliğe katılımlarını/dâhil olmalarını sağlamaya yönelik gerekli önlemler değerlendirilir. 

https://www.un.org/esa/socdev/rwss/2016/chapter1.pdf

Karşılıklı öğrenme, birlikte öğrenme

Karşılıklı öğrenme veya birlikte öğrenme kısaca, etkinlikte/çalışmada bütün katılımcıların eşit olarak yer aldığı birlikte öğrenme olarak tanımlanabilir. Statik bir ‘öğretmen’ ile diğer kişiler arasında tek yönlü bir bilgi aktarımını içeren geleneksel öğrenme yöntemi yerine, ortak/paylaşılan kaygılara cevap aramak ve eşit bireyler olarak birbirinden öğrenmek amacıyla birlikte bir çalışma yapmayı içerir.  

Kesişimsel konular

Kesişimsel konular, herhangi bir proje/çalışma için önemli olan ve projenin/çalışmanın hem tasarım hem de uygulama aşamalarının tümünde entegre edilmesi gereken konulardır. Sivil Büyü Programı bağlamında, kesişimsel konular çalışmanın katma değer taşıyan nitelikleri olarak kabul edilir ve aşağıdakileri içerir: 

  • Karşılıklı öğrenme, birlikte öğrenme ve deneyim paylaşımı
  • Dezavantajlı grupların ve/veya kırsal kesimden insanların katılım sağlamaları/desteklenmeleri
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik önlemler
  • Çevrenin korunmasını/sürdürülebilirliğini sağlamaya yönelik önlemler
  • Gençlerin katılımını sağlamaya yönelik önlemler 
  • Erişilebilirliği sağlamaya yönelik önlemler (farklı engelleri olan bireylerin erişimini sağlamak için özel önlemlerin alınması).

LGBTİ

Bu kısaltma, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks anlamına gelir ve cinsel yönelimi ve/veya cinsiyet kimliği, erkekler ile kadınlar arasındaki daha geleneksel cinsiyet rollerinden ve ilişkilerinden ayrılan çeşitlilik içeren insan gruplarını tanımlar. LGBTİ bireylere bazen “cinsel, toplumsal cinsiyet ve bedensel azınlıklar” da denilmektedir.

https://ec.europa.eu/newsroom/just/items/605456

Toplumsal Cinsiyet

Avrupa Konseyi tarafından tanımlanan şekliyle, “toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeklerin cinsiyetlerine göre kendilerine atfedilen, toplumsal olarak inşa edilmiş beklentiler, davranışlar ve faaliyetler bütününü ifade eder. Herhangi bir toplumsal cinsiyet rolüne ilişkin sosyal beklentiler, belirli bir sosyo-ekonomik, politik ve kültürel bağlama bağlıdır ve ırk, etnik köken, sınıf, cinsel yönelim ve yaş gibi diğer faktörlerden etkilenir. Toplumsal cinsiyet rolleri öğrenilir ve farklı insan toplumları içinde ve arasında geniş ölçüde değişiklik gösterir ve zamanla değişir.

https://www.coe.int/en/web/compass/gender#Some%20key%20concepts

Toplum yararına çalışan STÖ'ler

Toplum yararına çalışan STÖ’ler, toplum refahını/yararını gözeten faaliyetlerde bulunmak için kurulan ve var olan örgütlerdir. Faaliyetlerinin temelinde üyelerinin, kurucularının veya kendileriyle ilişkili olan kişi/grupların (örn: odalar, birlikler, meslek örgütleri) çıkar veya ihtiyaçları için çalışmayan örgütlerdir. Sosyal olarak dezavantajlı insan gruplarının haklarını ve çıkarlarını savunan veya koruyan STÖ’ler, genel olarak toplum yararına çalışan STÖ’ler olarak kabul edilir.

Yararlanıcılar

Yararlanıcılar genellikle belirli bir projede/çalışmada hedef gruplarla uygulanacak faaliyetlerin sonuçlarından doğrudan veya dolaylı olarak yararlanacak kişiler, gruplar veya örgütler/kuruluşlardır. Bazı durumlarda, hedef gruplar ve yararlanıcılar aynı olabilir, ancak sayı bakımından farklılık gösterebilirler.