Temel Kavramlar

Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ülkeleri

AB üyesi olmayan İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç.

AB IPA ülkeleri

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA), aday ülkeleri veya potansiyel aday ülkeleri kapsar. Bu ülkeler şunlardır: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Sırbistan, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Türkiye.

AB üye ülkeleri

Avrupa Birliği üye ülkeleri şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Lüksemburg,  Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya,Yunanistan.

Aktivist

Aktivist, Sivil Büyü Destek Programında tanımlanan şekliyle, farklı siyasi, sosyal veya çevresel konularda pozitif değişiklikler yaratmak için harekete geçen kişidir.

Her insan potansiyel bir aktivist olsa da, Sivil Büyü Destek Programı bağlamında bir aktivist, farklı yöntemler kullanarak arzu edilen olumlu etki sağlanana kadar eylemlerini sürekli sürdürür. Aktivistler, hayatlarını etkileyen kararlarda söz sahibi olma haklarının bilincinde olarak bu süreci gönüllü olarak yürütürler ve bu hakların gerçekleşmesi için savunuculuk yaparlar. Karar vericilerin politika ve uygulamalarını eşitlik, çeşitlilik ve sosyal adalet ilkeleri temelinde sorgular ve bu ilkelere uygun olmayan durumları dönüştürmek için çaba sarf ederler.

“Etkili aktivistler istikrarlılık, yaratıcılık, adanmış şekilde çalışmak ve çoğunlukla da cesaret gibi özelliklere sahiptirler. Ama hepsinden önce insanlara ve insan haklarına derin bir inançları vardır. İnsan haklarının saygı gördüğü bir dünyanın mümkün olduğuna inanırlar ve bunu gerçekleştirmek için çabalarlar.”  (1)

  1. Avrupa Konseyi, Manual for Human Rights Education with Young People, Chapter 3
Ana akımlaştırma

Ana akımlaştırma kavramı ilk olarak 1985 yılında Nairobi’de yapılan Üçüncü Dünya Kadın Konferansı’nda toplumsal cinsiyet eşitliğine atıfta bulunularak ortaya atılmıştır. Bugün artık, toplumsal cinsiyet eşitliğine ek olarak, yönetişim, yoksulluğun azaltılması, çevresel sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, demokrasi ve insan hakları, erişilebilirlik, gençlerin dâhil edilmesi, HIV/AIDS gibi farklı konulara atıfta bulunmak için de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir konuyu ana akım haline getirmek, genellikle, o temayı projelerin/çalışmaların tasarımında, uygulanmasında, izlenmesinde ve değerlendirilmesinde ayrılmaz bir boyut haline getirmeyi amaçlayan bir strateji olarak anlaşılır. Ayrıca, ilgili analizler ve çalışmalar yapılırken, söz konusu konunun/konuların, politikaların ve/veya projelerin/çalışmaların tasarımına entegre edilmesinin temeli olarak yapıldıklarını da ima eder. Ana akımlaştırma süreci, inovasyon, esneklik, yeni normların öğrenilmesini ve kabul edilmesini içerir. Konunun örgütün değerlerine, misyonuna ve yönetimine entegre hale gelebilmesi için örgütlerin yerleşik prosedürlerinde ve kültürlerinde derin değişikliklere gidilmesini önerir. Sivil Büyü Programı bağlamında, aşağıda belirtilen kesişimsel konuların çalışmalara dâhil edilmesi amaçlanmaktadır: erişilebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, hak temelli yaklaşım ve gençlerin katılımı. (1)

  1. Mainstreaming Cross-cutting Issues, OECD
Çalışma

Çalışma kavramı, Sivil Büyü Destek Programı bağlamında bir “mini proje” olarak kabul edilmektedir. Çalışma, planlı yapılan bir girişimdir ve asgari olarak aşağıda belirtilen unsurları taşır: bir hedef/amaç, bir dizi faaliyet ve bu faaliyetlerin çıktıları, bir zaman çerçevesi ve bütçe planı.   

Çapraz tematik / kesişimsel konular

Kesişimsel konular, herhangi bir proje/çalışma için önemli olan ve projenin/çalışmanın hem tasarım hem de uygulama aşamalarının tümünde entegre edilmesi gereken konulardır. Sivil Büyü Programı bağlamında, kesişimsel konular çalışmanın katma değer taşıyan nitelikleri olarak kabul edilir ve aşağıdakileri içerir: 

  • Karşılıklı öğrenme, birlikte öğrenme ve deneyim paylaşımı
  • Dezavantajlı grupların ve/veya kırsal kesimden insanların katılım sağlamaları/desteklenmeleri
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik önlemler
  • Çevrenin korunmasını/sürdürülebilirliğini sağlamaya yönelik önlemler
  • Gençlerin katılımını sağlamaya yönelik önlemler 
  • Erişilebilirliği sağlamaya yönelik önlemler (farklı engelleri olan bireylerin erişimini sağlamak için özel önlemlerin alınması).
Çeşitlilik

Sivil Büyü, Avrupa Komisyonu’nun ‘Eşitlik için 100 Kelime’ dokümanında ‘Herhangi bir insan grubunu oluşturan bireylerin değerleri, tutumları, kültürel bakış açıları, inançları, etnik kökenleri, cinsel yönelimleri, becerileri, bilgileri ve yaşam deneyimleri’ olarak belirtilen çeşitlilik tanımını benimser. (1)

  1. One hundred words for equality, European Commission, Directorate-General for Employment, Social Affairs and Inclusion 
Erişilebilirlik

Erişilebilirlik ile ilgili önlemlerin genel amacı, engelli bireylerin cinsiyetleri, toplumsal cinsiyetleri, cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri, ırkları veya etnik kökenleri, dinleri, inançları veya yaşları ne olursa olsun, insan haklarından yararlanmalarını, eşit fırsatlara sahip olmalarını, topluma ve ekonomiye katılmada eşit erişime sahip olmalarını, nerede, nasıl ve kiminle yaşayacaklarına karar verebilen, destek ihtiyaçları ne olursa olsun özgürce hareket edebilen, ayrımcılığa maruz kalmayan bireyler olmalarını sağlamaktır. “Fiziksel ve sanal ortamlara, bilgi ve iletişim teknolojilerine, ulaşım ve altyapı dahil, mal ve hizmetlere erişebilme haklarından yararlanabilmeyi mümkün kılar ve engelli bireylerin diğer bireylerle eşit koşullarda tam katılım sağlayabilmelerinin bir ön koşuludur”. (1)

Sivil Büyü ile desteklenen çalışmalarda farklı engel türlerine sahip kişilerin erişebilirliğini sağlamaya yönelik önlemlerin dikkate alınması ve bunların entegre edilmesi önemlidir. Sivil Büyü’nün desteklediği çalışmalarda lojistik düzenlemeler ve organizasyon yapılırken erişilebilirlik unsurlarını dikkate alacak şekilde yapılmaları önemle tavsiye edilmektedir. Erişilebilirlikle ilgili tasarım standartlarının ve ilkelerinin çalışma kapsamında kullanılacak basılı ve çevrimiçi çıktıların üretiminde göz önünde bulundurulması çalışmanın erişilebilirliğinin geliştirilmesi için de önemlidir. (2)

(1) Union of Equality Strategy for the Rights of Persons with Disabilities 2021-2030, European Commission, 2021.

(2) Tasarım standartlarına ilişkin kimi bilgilere şu bağlantılardan erişebilirsiniz:

Erişilebilirliğin ana akımlaştırılması

Erişilebilirliğin ana akımlaştırılmasının evrensel olarak kabul edilen bir tanımı henüz yoktur. Zaman içerisinde, engelli hakları alanında çalışan uzmanlar, toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılması tanımını baz alarak engelliliğin ana akımlaştırılması için benzer bir tanım ortaya koymuşlardır. Erişilebilirliğin ana akımlaştırılmasının bu tanımı şu şekildedir: “Engellilerin sorunlarının ve tecrübelerinin tüm siyasi, ekonomik ve toplumsal çevrelerde politika ve programların tasarım, uygulama, izleme ve değerlendirmesinin ayrılmaz bir boyutu haline getirilmesiyle engellilerin bunlardan eşit şekilde yarararlanması ve mevcut eşitsizliği güçlendirmeyecek bir strateji. Nihai hedef, engellilik eşitliğinin sağlanmasıdır.” (1)

(1)  Sivil Alan Erişebilirliğin Ana Akımlaştırılması Kılavuzu

Faaliyet

Her proje/çalışma bir dizi faaliyetten oluşur. Çoğu durumda, bir çalışma birden fazla faaliyeti kapsar. Faaliyetler, toplantılar, eğitimler, konferanslar, çalışma ziyaretleri, atölye çalışmaları, masaüstü araştırmaları, anketler, belgesel/video üretimi, röportajlar, gösterimler, medya kampanyaları, savunuculuk ziyaretleri, boşluk analizleri, çalışmalar ve araştırmalar gibi etkinlikleri içerebilir. Bu faaliyet türlerinin yalnızca birer örnek olduğunu ve farklı projelerde başka türde faaliyetlerin de uygulanabileceğini lütfen unutmayın.

Hak sahipleri

Hak sahipleri, insan haklarına ilişkin hak ve taleplere sahip olan etkilenmiş bireyler ve gruplardır. Hak sahipleri, yalnızca pasif yararlanıcılar olarak değil, aynı zamanda gelişme/kalkınma sürecine aktif olarak katkı sağlayanlar olarak görülmelidirler. (1)

  1. Human Rights Based Approach – HRBA Toolbox, European Commission
Hak temelli yaklaşım

Hak temelli yaklaşım, uluslararası insan hakları hukukundaki ilkeleri ve standartları içeren insan hakları temelli yaklaşımdan türetilmiştir. İnsan hakları temelli yaklaşım ile hak temelli yaklaşım arasındaki temel fark, hak temelli yaklaşımın yalnızca uluslararası insan hakları hukuku kapsamında tanımlanan yükümlülüklere ve haklara değil, aynı zamanda uluslararası iş hukuku kapsamında tanımlanan işçi hakları, fikri mülkiyet hakları, cinsel sağlık hakları veya insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı gibi suçları kapsayan uluslararası, sınır aşan suçlar gibi diğer alanlara da odaklanmasıdır. Hak temelli yaklaşımın, insan hakları hukuku kapsamında tanımlanan hakları içermekle birlikte, bu özel çerçeveyle sınırlı olmadığını ve bunun ötesine geçme potansiyeline sahip olduğunu vurgulamak önemlidir. (1)

Hak temelli yaklaşım, hayır temelli veya ihtiyaç temelli yaklaşımlardan farklıdır. Bu üç yaklaşım farklı konulara odaklanır ve farklı sonuçlar elde etmek için çalışır. Örneğin, eğitim hakkına erişim konusunda hayır temelli yaklaşım, okul inşa etmeye veya öğrencilere ders kitabı satın almaya odaklanabilir. Buna karşılık, ihtiyaç temelli yaklaşım, öğretmenlere eğitim vermeye veya öğrencilere doğrudan eğitim vermeye odaklanacaktır. Ancak, hak temelli yaklaşım, ebeveynleri veya öğrencileri örgütleyerek eğitim haklarını talep etmeye çalışacak ve yetkililerin eğitim sistemini ve verilen hizmetleri iyileştirmeleri için savunuculuk yapacaktır. (2)

Hak temelli yaklaşım, çalışmalarında hak sahiplerini ve haklarla ilgili yükümlülük sahiplerini tanımlar. Her insan hak sahibidir ve her bir hakkı karşılama sorumluluğu olan  yükümlülük sahibi vardır. Hak sahipleri haklarını talep eder ve hakları için ilgili yükümlülük sahiplerini sorumlu tutar. Haklarla ilgili yasal yükümlülük genelde devletlere aittir ve devletlerin hak sahiplerinin haklarına saygı gösterme, haklarını koruma ve yerine getirme sorumluluğu vardır. Bunun dışında, her hak sahibinin diğerlerinin ve her bireyin haklarına saygı göstermesi beklenir. Aynı zamanda, haklara saygı duymak ve hakları korumak özel şirketler, STÖ’ler, uluslararası kuruluşlar vb. gibi her kuruluşun ahlaki görevidir. (2)

  1. “A Rights-based Approach, Encompassing All Human Rights for EU Development Cooperation”, European Commission
  2. Sivil Alan Hak Temelli Yaklaşımın Ana Akımlaştırılması Kılavuzu
Hak temelli yaklaşımın ana akımlaştırılması

Hak temelli yaklaşımın ana akımlaştırılması üzerinde mutabık kalınan bir tanım yoktur. Genel olarak, hak temelli yaklaşımın ana akımlaştırılması, STÖ’lerin yanı sıra belediyeler, bakanlıklar, kolluk kuvvetleri, büyük şirketler, küçük ölçekli işletmeler ve ticaret birlikleri gibi kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları genelinde hak temelli yaklaşımın politika oluşturma, programlama ve planlamanın tüm seviyelerine dâhil edilmesi ve uygulanması olarak tanımlanabilir.

Hak temelli yaklaşımın ana akımlaştırılması şunları gerektirir:

  • Sistematik olarak yükümlülük sahiplerinin sorumluluklarını ele alır ve onlara harekete geçme çağrısında bulunur.
  • Hak sahiplerini güçlendirerek haklarını talep etme kapasitelerini artırır. Her hak sahibini hayır veya ihtiyaç temelli yaklaşımların ötesine geçen, ve onların sağlayacağı etkiyi çarpan etkisiyle artıran birer değişim öznesi yapmayı amaçlar.
  • Hak sahiplerini aktif vatandaşlar olmaya ve haklarını savunmaya teşvik eder. Hakların geliştirilmesi ve daha iyi uygulanması çalışmalarına yükümlülük sahiplerinin yanı sıra sivil katılımın da sağlanması, hak temelli yaklaşımın ana akımlaştırılmasının odaklandığı alanlardan biridir. Aktif yurttaşlık, demokrasi kültürünün gelişmesine yol açar. (1)

 

  1. Sivil Alan Hak Temelli Yaklaşımın Ana Akımlaştırılması Kılavuzu
Hedef grup(lar)

Hedef gruplar, bir projenin veya çalışmanın hak ve ihtiyaçları bakımından ulaşmayı amaçladığı kişiler, topluluk/toplum kesimleri, gruplar veya örgütler/kurumlardır. Söz konusu projenin veya çalışmanın sonuçlarından faydalanması beklenen ana grupları oluştururlar. Sivil Büyü Programı kapsamında hedef gruplar, aşağıdaki 2 kriteri yerine getiren kişi, grup veya örgüt/kuruluşlardır: 

  • Sivil Büyü ile desteklenen bir çalışma kapsamında uygulanan faaliyetlerde yer alacak ve, 
  • çalışmadan ve/veya çalışmanın elde edeceği sonuçlardan bir şekilde yararlanacaktır. 
Kapsayıcılık / içerme

(Sosyal) İçerme, fırsatları artırarak, kaynaklara erişimi geliştirerek, ifade ve haklara saygıyı artırarak, özellikle dezavantajlı bireylerin topluma katılım koşullarını iyileştirme süreci olarak tanımlanır. (1)

Sivil Büyü Programı bağlamında sosyal içerme, dezavantajlı grupları/insanları (örn. çocukları, yaşlıları, etnik ve/veya dini azınlıkları, ‘yabancıları’, LGBTİ+’leri, engellileri, göçmenleri, kadınları) göz önünde bulundurmak anlamına gelir. Toplumsal ve/veya siyasi hayatın farklı alanlarında genelde dışlanmış ve planlanan çalışmadan farklı şekilde etkilenebilecek olan bu gruplar/insanlar çalışmanın tasarım aşamasında göz önünde bulundurularak bir veya birden fazla etkinliğe katılımlarını/dahil olmalarını sağlamaya yönelik gerekli önlemler değerlendirilir. 

  1. BM Dünya Sosyal Zirvesi 2016 Durum Raporu, Leaving no one behind, Chapter 1, Identifying Social Inclusion and Exclusion
Karşılıklı ve birlikte öğrenme

Karşılıklı öğrenme veya birlikte öğrenme kısaca, etkinlikte/çalışmada bütün katılımcıların eşit olarak yer aldığı birlikte öğrenme olarak tanımlanabilir. Statik bir ‘öğretmen’ ile diğer kişiler arasında tek yönlü bir bilgi aktarımını içeren geleneksel öğrenme yöntemi yerine, ortak/paylaşılan kaygılara cevap aramak ve eşit bireyler olarak birbirinden öğrenmek amacıyla birlikte bir çalışma yapmayı içerir.  

LGBTİ+

Bu kısaltma, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks’i ifade eder ve cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri geleneksel ikili cinsiyet sistemi rollerinden ve erkekler ile kadınlar arasındaki ilişkilerden farklı olan çeşitli grupları tanımlar. LGBTİ’ler bazen “cinsiyet kimlikleri azınlıkları, cinsel ve romantik azınlıklar” olarak da adlandırılır. (1)

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks tanımları şu şekildedir: (2)

Lezbiyen: Kadınlara cinsel ve/veya duygusal olarak ilgi duyan kadın.

Gey: Aynı cinsiyetten kişilere cinsel ve/veya duygusal olarak ilgi duyan kişiyi tanımlar. Geleneksel olarak erkekler için kullanılsa da, aynı cinsiyete veya birden fazla cinsiyete ilgi duyan diğer insanlar da kendilerini gey olarak tanımlayabilir.

Biseksüel: Birden fazla cinsiyetten kişilere duygusal ve/veya cinsel olarak ilgi duyan kişi.

Trans: Doğumda atanan cinsiyetten farklı cinsiyet kimliği ve/veya ifadesi olan kişilere atıfta bulunan geniş kapsamlı bir terimdir. Transseksüel, trans, travesti, androjen, çok cinsiyetli (polygender), cinsiyetkuiri (genderqueer), cinsiyetsiz (agender), cinsiyet çeşitliliğine sahip (gender variant), cinsiyet bozucu (gender non-confirming), veya cinsiyet kimliğine ilişkin toplumsal ve kültürel beklentileri karşılamayan diğer cinsiyet kimlikleri ve/veya ifadeleri içerebilir ancak bunlarla da sınırlı değildir.

İnterseks: İnterseks bireyler, tipik erkek veya kadın tanımına uymayan cinsel anatomi, üreme organları, hormonal yapı ve/veya seviyeler ve/veya kromozomal özelliklerle doğar. “İnterseks”, insan türünde doğal olarak ortaya çıkan cinsiyet özellikleri varyasyonlarının geniş bir yelpazesini tanımlayan bir terimdir. Bu terim, fiziksel olarak cinsiyetin bir spektrum olduğunu ve erkek ya da kadın dışındaki cinsiyet özelliklerine sahip insanların var olduğunu kabul eder.

  1. Avrupa Birliği tanımlar
  2. ILGA Europe Sözlüğü
Sivil toplum örgütü (STÖ)

Sivil toplum, devlet otoritelerine bağlı olmayan veya onlar tarafından idare edilmeyen bireyler veya gruplar tarafından gerçekleştirilen her türlü sosyal faaliyeti ifade eder. Bir sivil toplum örgütü (STÖ), üyelerinin demokratik bir süreç aracılığıyla genel çıkara hizmet ettiği ve kamu yetkilileri ile vatandaşlar arasında arabulucu rolü üstlendiği örgütsel bir yapıdır. (1)

Sivil Büyü Destek Programı bağlamında, bir STÖ, ortak bir çıkar, faaliyet veya amaç etrafında toplanan kişilerin gönüllü birlikteliğine dayalı, örgütlü, bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. Bir derneğin tüzel kişiliğe sahip olması gerekmese de, belirli bir kurumsal şeklinin veya yapısının olması gerekir. (2) Bu yapılar; dernekler, vakıflar, platformlar, kar amacı gütmeyen kolektifler/kooperatifler, kar amacı gütmeyen şirketler, kulüpler vb. şekillerde olabilir, ancak bunlarla sınırlı değildir.

  1. European Union, EUR-Lex
  2. Joint Guidelines on Freedom of Association, Venedik Komisyonu ve AGİT
Taban örgütü

Taban örgütleri genellikle, liderler, elit gruplar, siyasi ve/veya sosyal açıdan güçlü grup veya örgütlerin aksine, sıradan insanların örgütleri olarak tanımlanır. Çoğunlukla tarımsal ve kırsal alanlarda yaşayanların, bulundukları alan(lar)da faaliyet göstermek üzere örgütlenmeleriyle oluşurlar. (1)

Bu örgütler, ortak çıkarlarını gönüllülük esasıyla arayan bireylerin kar amacı gütmeyen öz örgütlenmeleridir. Genellikle resmiyetleri ve formaliteleri düşük olan taban örgütleri, konu bazlı bir araya gelen yardımlaşma grupları, hemşehri örgütleri veya mahalle derneklerinden daha geniş amaçlara hizmet ederler. (2) Kendi yerellerine özgü konu ve sorunlar etrafında çalışırlar. Genellikle kendi bölgelerinde meydana gelen krizlere ilk müdahaleyi yapanlardır ve kendi durumlarına en uygun çözümleri belirleyip uygulamaya koyan ilk ve en önemli öznelerdir.

  1. BM Ekonomik ve Sosyal Komisyonu
  2. Well-being Reconsidered: Empowering Grassroots Organizations (İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek: Taban Örgütlerinin Güçlendirilmesi
Toplumsal cinsiyet

Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkek olmayla ilişkili sosyal nitelikleri ve fırsatları, ayrıca kadınlarla erkekler, kız çocuklarıyla erkek çocukları arasındaki ilişkileri, bunun yanı sıra kadınların kendi aralarındaki ve erkeklerin kendi aralarındaki ilişkileri ifade eder. Bu nitelikler, fırsatlar ve ilişkiler toplumsal olarak şekillendirilir ve sosyalleşme süreciyle öğrenilir. Bağlama/zamana özgü ve değişkendirler. Toplumsal cinsiyet, belirli bir bağlamda bir kadından veya erkekten neyin beklendiğini, neyin mümkün olduğunu ve neyin değerli bulunduğunu belirler. Çoğu toplumda, kadınlarla erkekler arasında, atanan sorumluluklar, üstlenilen faaliyetler, kaynaklara erişim ve kaynaklar üzerindeki kontrol ile karar alma fırsatları açısından farklılıklar ve eşitsizlikler bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet, daha geniş sosyo-kültürel bağlamın bir parçasıdır. Sosyo-kültürel analiz için diğer önemli kriterler arasında sınıf, ırk, yoksulluk düzeyi, etnik köken ve yaş yer almaktadır. (1)

  1. Gender Mainstreaming, Concepts and Definitions, The Office of the Special Adviser to the Secretary-General on Gender Issues and Advancement of Women
Toplumsal cinsiyet eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve erkeklerin, kız ve erkek çocuklarının eşit haklara, sorumluluklara ve fırsatlara sahip olmasını ifade eder. Eşitlik, kadınların ve erkeklerin aynı olacağı anlamına gelmez, ancak kadınların ve erkeklerin haklarının, sorumluluklarının ve fırsatlarının erkek veya kadın olarak doğmalarına bağlı olmayacağı anlamına gelir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, farklı kadın ve erkek gruplarının çeşitliliğini tanıyarak, hem kadınların hem de erkeklerin çıkarlarını, ihtiyaçlarını ve önceliklerini göz önünde bulundurmayı gerektirir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca kadınlarla ilgili bir konu değildir. Kadınları olduğu kadar erkekleri de ilgilendiren ve erkeklerin de tam anlamıyla dahil olması gereken bir konudur. Kadınlar ile erkekler arasındaki eşitlik hem bir insan hakları konusu hem de sürdürülebilir insan merkezli kalkınmanın bir ön koşulu ve göstergesi olarak kabul edilir. (1)

Sivil Alan tarafından yayınlanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Ana Akımlaştırılması Kılavuzu, toplumsal cinsiyet eşitliğini politika ve operasyonel düzeylere entegre etmeye yönelik kurumsal çabaları destekleyen tanımlar, kavramlar ve yöntemler hakkında bilgi içermektedir. (2)

  1. Gender Mainstreaming, Concepts and Definitions, The Office of the Special Adviser to the Secretary-General on Gender Issues and Advancement of Women
  2. Sivil Alan Toplumsal Cinsiyetin Ana Akımlaştırılması Kılavuzu
Toplum yararı güden STÖ'ler

Sadece kar amacı gütmüyor olması bir STÖ’ye toplum yararı gütme niteliği vermez. Toplum yararı güden STÖ’lerin birincil ve asli misyonları, toplumun yararı için faaliyet göstermektir. Bu örgütler, çevre, eğitim, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, yoksullukla mücadele, sağlık gibi farklı tematik alanda çalışıyor olabilirler. Dezavantajlı grupların haklarını teşvik etmek, korumak ve onların çıkarları için çalışmak asli misyonu ile hareket eden STÖ’ler de Toplum yararı güden örgütlerdir.

Başka tür kimi STÖ’ler ise, öncelikle üyelerinin, kurucularının, belirli bir meslek grubunun veya bu meslekle ilişkili kişiler ile grupların çıkarlarını koruma asli misyonunu güderler. Dolayısıyla, bu gibi örgütlerin öncelikli gündemi genel olarak toplumun değil, üyelerinin iyiliği ve çıkarlarıdır. Bu tip STÖ’lere kimi örnekler şunlardır: sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, barolar, tabipler birliği, vb.  

Yararlanıcılar

Yararlanıcılar genellikle belirli bir projede/çalışmada hedef gruplarla uygulanacak faaliyetlerin sonuçlarından doğrudan veya dolaylı olarak yararlanacak kişiler, gruplar veya örgütler/kuruluşlardır. Bazı durumlarda, hedef gruplar ve yararlanıcılar aynı olabilir, ancak sayı bakımından farklılık gösterebilirler.